7 Ocak 2015 Çarşamba

Not an Addict


Bu Videodan sonra geçen yıl pek meşhur olan şu Russell Brand yazısını okumanızı tavsiye ederim. Kendisi bağımlılığını nasıl çözdüğünü anlatıyor.

Mate'nin videosundan çok etkilendikten sonra kendisinin In the Realm of Hungry Ghosts kitabını okumaya başladım. 

Kitap Mate'nin hastalarıyla olan ilişkileri, bağımlılık ve hayatla ilgili düşüncelerini içeriyor. Bağımlıların hikayeleri çok ağır, kitabı o yüzden de zor okuyorum. Allahım böyle dramları yaşamış insanların nasıl bir şansları olabilir ki hayatta diyor insan kitabı okurken. Mate en önemlisi insanın içindeki boşluktan, o boşluğu nasıl doldurmayı bilemediğimizden, yaşadığımız duygusal açlıkların nasıl da bağımlılıklar olarak kendilerini yansıttıklarını tokat gibi anlatıyor.

Mate maddelerin kendilerinin per se bağımlılık yapıcı olmadığını, bağımlılığa bir şekilde açık insanların bu maddelere bağımlı hale geldiklerini anlatıyor. Sırf uyuşturucu olmak zorunda da değil, alışveriş yemek internet iş gibi her türlü bağımlılığın aslında bir şekilde aynı yere çıktığını söylüyor. İçimizdeki o dolmak bilmeyen boşluk duygusu.

Ben çocukken canım çok sıkılırdı, çok mutlu, ilgi gören sevgi dolu bir ailede büyümeme rağmen ben çocukken hep çok sıkıldım. "Sıkı can iyidir kolay çıkmaz". Offff yani hala düşündükçe fenalık geçiriyorum. Belki kardeşim olmadığı için o kadar canım sıkılıyordu. Küçükken içimdeki boşluğu doldurmanın yolu olarak kitapları buldum. Zaten Mate'nin kitabını okudukça kitap tutkumun da aslında bir tür bağımlılık olduğunu görüyorum. "Craving"(yani bence elde olmayan can çekmesi) bağımlılığın önemli göstergelerinden biri. Gecenin köründe bilmem ne kitabını illa ki okumam gerektiği için bütün kütüphanemizin altını üstüne getirmem benim için çok sıradan bir şeydi. Sigara içemeyince gelen huzursuzluk gibi bende de o kitabı okuyamayınca acayip bir huzursuzluk peydah oluyordu. 


Yemek, tatlı bağımlılığı da aynı. İçimizdeki boşluğu, bazen yalnızlığımızı üzüntümüzü çikolatayla şekerle doldurmak iyi geliyor. Viyana'da hastalanınca beni şımartacak kimse olmayınca beni şımartma görevi kurabiyelere düşüyordu. Halbuki ne gaflet.

İçimizde olan boşluğu bizden başkası ya da hiçbir  şey dolduramıyor. Mate'nin kitabından çok etkilendim ben ama onun hastalarının çoğu kendisini dinlemiyor bile. Terapi, arkadaşlık, doktor bunlar insana bir yere kadar yardımcı olabilir. İnsan içindeki güce sarılıp kurban psikolojisinden çıkmadan ona başka hiçbir şey yardım edemiyor. Mate bağımlıların içindeki sevgiye aç muhtaç çocuktan bahsediyor. Ben de dışlanmış insanların içindeki o çocukları gördüm, hatta aşkla öyle insanları iyileştirebileceğimi bile düşündüm. Aşk bile o çocuğu sakinleştirmeye yetmiyor. İnsan kendi yarasını önce kendi sarmadan başkası o yaraya pansuman bile yapamıyor. 

Bu arada can sıkıntısı aslında iyi bir şeymiş. Sigarayı bıraktıktan sonra hayatımda can sıkıntısı tekrardan peydah oldu. Onu geçirmek için resim yapmaya başladım, spora ağırlık verdim ve bu blogu açtım.

İçimizdeki korkularla boşlukla, kendimizden şüphelerimizle başedecek David'ler biziz. Biraz sevgi ve ilgi bütün insanlığın dertlerini çözecek de haberimiz yok. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder