17 Ağustos 2017 Perşembe

Min Kamp

Pazar gününden beri hiç gitmediğim Stockholm'de, hiç tanımadığım bir adamın hayatını yaşıyorum. Being John Malkovich filmindeki gibi sanki yazarın aklına girdim, hayatı ordan izliyorum. İlk kez bir roman okurken karakterle özdeşleşmeden onun hayatını yaşadım. Ben bu romanı, özellikle 2. cildini okurken Karl Ove Knausgaard'ın hayatını yaşadım. Bir ara acaba bu adama aşık mı oldum diye düşünmedim değil zira kendisi hakkında her şeyi öğrenmeye öyle bir merak sardım ki, bu ancak aşk olabilirdi; ya da edebiyat. Karl Ove'ye bir roman kahramanı olarak aşık olmadım, demek ki bu merakı bende onun edebiyatının gücü uyandırmış. 

Hayatta en çok ilgimi çeken şey, bir insanın bir durumda verdiği sübjektif tepki. O yüzden Ekşi Sözlük okumayı Wikipedia okumaktan çok daha fazla seviyorum. 3 çocuk babası bir adamın hayatı işte, yazar olması hayatını pek de ilginç kılmıyor. Hayatını hatta kendisini ilginç kılan hayatını yaşarken aklından geçirdikleri, o içinde bulunduğu hayatı nasıl yaşadığı. Kitabı okurken keşke herkesin böyle bir kitabı olsa diye düşündüm. Açıp okuyabilsek o belirli durumda o kişi ne düşünmüş, düşünceleri nerden nereye akmış. Günlük yazan biri için müthiş bir kitap. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder