Hava iki haftadır yağmurlu, evde geçirdiğimiz zaman çoğaldı. Dante and Hafız diye bir kitap buldum onu okuyorum bir yandan. İlk bölümü "sigh" iç geçirmeyle ilgili. Sonra da aylar sonra adını anımsadığım Dhafer Youssef karşıma çıktı birden. Bu çok etkileyici parçasını unutmuşum, adı "Soupir Eternel", eternal sigh yani. Geçen gün Enis Batur'la ilgili çok hüzünlü bir yazı okudum. https://www.k24kitap.org/olume-karsi-siirler-5185 Roni Margulies'in Harfiyat Kamyonları'nı okuduğumda içimi kaplayan hüzne benzer duygularla kuşandım. Yapacak bir şey yok, yine onların hayat dolu şiirlerinde avuntu bulmaktan başka. Çünkü yaşadım diyebilmek için yapılacak şeyi yapmışlar zaten, yazmışlar işte, neyse ki Enis Batur yazmaya devam ediyor, bence genç de zaten. Ordan oraya kitaptan kitaba sürükleniyorum. Dün bütün gün Derrida okudum, Platon'un Phaidros'uyla birlikte, bilmediğim bir sürü şey öğrendim. Mısır'da Teuth diye bir tanrı varmış, aritmetiği, zarı, sayı sistemini ve en önemlisi yazıyı bulmuş. Yazı buluşunu krala sunuyor, kral yazının insanları tembelleştireceğini düşünüyor, beğenmiyor bu buluşu. Derrida da bu efsaneden, pharmakon kelimesinin zehir, deva, ecza anlamları üzerinden bir okuma yapıyor. Çok güzel kavramlar vardı okuduklarım içinde, efsaneleri dolaşmaya yollamak, yazıyı iple örülmüş bir şeylere benzetmek. Nurdan Gürbilek'in Örme Biçimleri'ne bağlandı bu da. Yine de Derrida şu anda burada kalacak gibi, edebiyat kısmından çok felsefe kısmı ağır bastığı için. Bu ara edebiyata doyamıyorum. Derrida'dan dinleneyim diye Behçet Necatigil-Tahir Alangu mektuplarına döndüm. 1937 yılında yazılmış mektuplar, bugün bana yazılsa ben okur sevinirim. Behçet Necatigil Almanca öğrenmeye çalışıyor, zorlanıyor. Tahir Alangu daktilo almış, onunla yazmak bir mucize gibi geliyor ona. "Hiçbir şeyden yılma Behçet," demiş Tahir Alangu mektubunda. "Aramızda bu kadar mesafe olmasına rağmen mektubunu aldığım zaman hissettim ki her zamankinden ziyade senin yanındayım, odanın tavanına bak ben oradayım; burada olduğumdan ziyade," mektuplara takmışken bunları okumak hoşuma gitti. Böyle çalakalem kafama göre yazmak hoşuma gitti, ben bu blogu zaten bunun için açmıştım, okuduklarım içime sığmayıp taşınca yazacak bir yer olsun diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder